Başarının 5 Ayağı

 

1. Gerekçe: Bir konuda başarılı olmanın ilk şartı gerekçenizdir. Derin bir nedeniniz olmalıdır. Herkes bir işte başarılı olmaya koyulur ama her kim ki kaybedecek önemli bir şeyi olduğuna inanıyorsa yada o başarıya hayatının anlamını bağlamışsa, şundan emin olabilirsiniz ki o kişi o başarı adına tüm varlığını ortaya koyacaktır. Sahip olduğu herşeyi ortaya koymaya niyetlidir. Bu, demek değildir ki gerekçesi herkesten daha derin olan o kişi herkesten başarılı olacaktır. Ama şuna emin olabilirsiniz ki eşit şartlarda başarılı olacak olan o kişidir.

Joe Girard adında bir adamdan ilginç bir örnek vereyim. Bir kişi bir galeride maaş+pirim ile otomobil satarak ne kadar ileriye gidebilir sizce? İşte Joe Girard Guinness rekorlar kitabına dünyanın en iyi otomobil satıcısı olarak girmeyi başarmıştır. Öyle başarılı bir satıcıdır ki, kendinin maaşla çalıştığı yerde, kendi altında maaşla çalıştırdığı elemanları olmuştur. Bir senede 1.425 adet otomobil satmıştır. Satışların hepsi tek tek satışlardır, filo satışları değil. Ailelere satışmış bildiğiniz binek, aile otomobilleri. Nedir Joe Girard’ı dünyanın en iyi otomobil satıcısı yapan şey? Gerekçesi. Kötü bir babayı söylediklerine pişman etme hırsı.

İşte bunun gibi siz de hayata tutunmanız gereken sağlam gerekçeniz neyse, en çok ona sarılırsınız.

2. Ateşleme: Yıldızın parladığı o andır başlangıcı sağlayan şey. Birinin verdiği bir fikir, karşınıza çıkan bir tesadüf, belki de yağmurlu soğuk bir günde, dışarıda sırılsıklam olduğunuzda bir anda hayatın artık tık etmesidir. “Yeter artık, bu böyle gitmeyecek, şu andan itibaren bunu bırakıp artık herşeyi değiştiriyorum.” diyeceksiniz. O andan itibaren artık o gerekçenize sıkı sıkıya sarılmanız gerektiğini anlarsınız.

Bir şey sizi ateşler ve ihtiyacınız olan o gerekçe, o an doğar. Bir ampul çakar beyninizde. Bu ateşleme herşeyin başlangıcı olur. Bundan sonra o gaz ile nereye gideceğimiz konusundaki tüm kararları biz alacaksak da bazen bu başlangıç bize dışarıdan geliyor gibi görünebilir. Kim bilir belki de sizin başlangıcınız bu yazıyı okumak olacak ve “Bu artık böyle gitmiyor, kalkıp bir şeyler yapma zamanı geldi.” diyeceksiniz. Buna karar verdiğiniz anda sizi ateşleyen şey belki de bu yazı olacak.

3. Rota: Rota varmak istediğiniz hedeftir. Bir konuda başarılı olmayı kafanıza koydunuz. Ama hangi konuda başarılı olmak istiyorsunuz? Başarılı olmayı seçtiğiniz şey içinde bulunduğunuz şartlara uyuyor mu? Müslüman mahallesinde salyangoz mu satmak istiyorsunuz? Bunlara dikkat etmek zorundasınız. Burada üç şeyin bir arada bulunması gerekiyor. Yapmak istediğiniz şey 1. anladığınız, 2. para getirecek (yada başarıya değecek bir ödülü olan), 3. severek yapacağınız bir şey olmalı. Bu üçü bir arada değilse ya anlamadığınız için başarılı olamazsınız, ya o işi gerçekleştirir ve bundan sadece kişisel manevi tatmin elde edersiniz (hobi gibi kalır), yada başarıyı içinizde anlamlandıramaz mutsuz olursunuz. Belki de başarmak istediğiniz şeyde bu üç unsurdan birinin eksik olması tercihiniz olabilir. Fakat bunu dahi bilinçli olarak istemelisiniz.

Örneğin ben şahsen lise yıllarımda elektrogitar çalmaya merak sardım. Bu bende öylesine büyük bir tutku oldu ki, bir gün o albümlerini dinlediğim büyük gitar virtüözlerinin eserlerini çalabilir hale gelmek istedim, geldim de. Anladığım ve sevdiğim bir şeyi yapıyorum. Ama büyük virtüözlerin eserlerini çalabiliyor olmayı herhangi bir şekilde maddi bir olanak haline getiremeyeceğim için benim için sadece bir hobi olarak kaldı. Memnunum, çok büyük zevk alarak yapıyorum ama bu benim için şu anda, bu hali ile bir geçim kaynağı olamaz.

Bu yüzden rotanızı bilinçli olarak, araştırarak ve üzerinde düşünerek oluşturmuş olmanız çok önemlidir.

4. Derinlemesine Çalışma: Bir anda şimşek çaktı, kararınızı verdiniz ve mantık çerçevesinde ne yapmak istediğinize karar verdiniz. Bundan sonra yapmanız gereken şey, hedefinize ulaşmak için derinlemesine çalışmaktır. On bin saat kuralı diye bir kavram var, belki duymuşsunuzdur. Başarılı olmak için kesin bir kural olmamakla birlikte bu kuraldan şunu anlamanız gerekiyor ki gerçekçen çok çalışmalısınız. Durmadan, yılmadan, ara vermeden, sistematik olarak çalışmanız gerekiyor.

Bazı mesleklerin başarısına giden yolda saat saymak diye bir şey olmuyor. Piyano virtüözü olmak üzere çalışan bir müzisyen iseniz, zaten günlerinizi müziğe vakfetmiş olacağınızdan günde 8-10 saat müzik ve piyano çalışıyor olmak 3-5 senede sizi 10.000 saat kuralı ile hedefinize çok yaklaştırabilir.

Ne var ki bazı mesleklerde böyle bir kural geçerli olmuyor. Ben başarılı bir üst düzey yönetici (c seviyesi yönetici) olacağım diyorsanız her gün en az 8 saat yöneticilik çalışacağım diye bir şey olamaz. Ama hedefinize varmak için derinlemesine çalışabilirsiniz. Durmadan kitaplar okursunuz, her fırsatta eğitimler alırsınız, iş yerinizde en zorlu görevlere gönüllü olur, kimsenin içinden çıkamadığı durumlarla siz yüzleşmek istersiniz, beraber çalıştığınız insanların ötesinde hedefler koyar, o hedeflere ulaşmaya çalışırsınız, her fırsatta insanlarla bu konu üzerine sohbetler eder, onlardan görüşler alırsınız. Ama ne yaparsanız yapın, en önemlisi hedefinize doğru durmadan, kendinizi geliştirerek, her gün bir önceki günden daha ileri giderek çalışmanız derinlemesine çalıştığınızı gösterir.

5. Yol Gösterici (koçluk, mentorluk, veliaht koçu): Başarıya ulaşmada bence en kilit noktalardan biridir yol göstericiniz. Klavuzu karga olanın burnunun nerede olacağını gösteren bir söz vardır bizde. İyi bir hocanın, yol gösterenin en belirgin özelliği sizin geçeceğiniz yollardan geçmeye çalışmış ve belki çoğu zaman da başarısız olmuş, başarılarından da önemli dersler almış olmasıdır. Bunu kimi zaman babaları başarılı olamamış kendileri başarılı insanların hikayelerinde de görebilirsiniz. Kendi geçtikleri yollardan çocuklarının geçerken aynı hataları yapmalarına engel olurlar, bildikleri önemli köşeleri çocuklarının görmelerini sağlarlar.

Bu konu özellikle son yıllarda yurtdışında büyük önem arz etmeye başladı. Jessica Simpson, Demi Lovato gibi ünlülerin koçu Linda Septien, Spice Girls, Take That’in koçu David Grant’i örnek verebiliriz. Bu ünlü müzisyenlerin başarıları sürpriz değildir. Bu insanların arkasında aynı yollardan geçmiş, belki kritik noktalarda hatalar yapmış insanlar vardır. Müzik benim önemli bir hobim olduğu için yine aynı şekilde örnek verebileceğim insalardan biri de George Martin’dir. George Martin’i bilmiyor olabilirsiniz ama kendisine Beatles’ın beşinci üyesi denmektedir. Yine aynı dönemlerden Albay Tom Parker olmasaydı, bugün Elvis Presley’i kral olarak bilmiyorduk. Aynı şekilde Peter Grant’in Led Zeppelin’e yaptıkları bir yapımcının çok ötesindedir. Peter Grant bir ağabey, koç, mentor gibi onların en ihtiyaç hissettikleri anda her konuda yanlarındaydı.

Ünlüler dünyası dışında da bu durum farklı değildir. Başarıya giden yolda bir yol göstericinin, bazen bir ağabeyin yada bir koçun olması size çok zaman kazandırır. Bir yol gösterici size sadece engelleri gösterip zaman kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda da nelere ve nasıl çalışmanız gerektiğini gösterir. Kim bilir, belki zamanında yanımda durup elimden tutan bir ağabeyim, bir koçum olsaydı, şu an yazılarımı okumak yerine müziğimi dinliyordunuz.