Özsezi

Seçimlerimiz hayatımızın akış yönünü etkiler

Önsezi nedir? Önsezi, ki eğer neticesi özellikle de olumlu ise, bir şeyi neden yaptığını bilmemektir. Bir ikilem ile karşılaşırsınız. Bu mu, o mu diye düşünürsünüz. Sonra bir karar verip birini seçersiniz. En sonunda seçtiğiniz doğru olanıdır. Neden onu seçtin diye sorulduğunda bilmiyorum, öyle hissettim diye bir cevap verirsiniz. İşte size önsezi. Nedenini bilmezsiniz ama doğrusunu bilirsiniz.


Önsezinin bu yazının konusu olan şeklini açıklarken ben sonucunda istenilen başarının elde edilmiş olmasını varsayıyorum. Yoksa nedenini bilmeden herhangi bir şekilde bir karar vermiş ve en nihayetinde felaket ile de sonuçlanmış olabilir. Her türlüsü önsezi ya da altıncı his olabilir. Buna bir engel yok. Ama eğer bir konuda önsezi ile karar alınmış, uygulanılmış ve başarıya ulaşılmış ise bunun nasıl bir önsezi olduğunu biraz irdelemek gerekir. Hepimiz istemez miyiz, önümüze çıkan engelleri aldığımız doğru kararlar ile bir bir aşalım ve başarıya ulaşalım?


Peki nasıl olur da insan ne yapılaması gerektiğini, daha önceden o konuyu özel olarak çalışmadan bilsin? Bu sorunun ilk cevabı tesadüf ya da şanstır. Yani kaba bir tabir ile kafadan sallarsınız ve tutar. Bu faktöre diyecek bir şeyimiz yok. Hepinize bol şanslar. Fakat eğer içten içe doğrunun bu olduğunu kuvvetlice iddia edebiliyorsanız, size yok arkadaş böyle yapmayalım dendiğinde hayır doğrusu bu, bundan eminim diyorsanız ve neden dendiğinde bilmiyorum ama doğrusu kesin bu diyorsanız o zaman sorunun ikinci cevabına ulaşırsınız. Yani demek ki daha önce bir şekilde benzer bir durumu yaşamışsınız ama hatırlamıyorsunuz. Bunu tecrübe ve bilgi birikimi ile açıklamamız gerekir. Ayrıca kuvvetli bir önsezinin bilgelik ile de kol kola olduğunu söylemek sanırım pek de yanlış olmaz.

Önsezi Nasıl Kuvvetlenir?

Hayatımız tamamen bizim seçimimizdir. Zaman sınırlamasını göz ardı edersek, yani başarmak istediğimiz şey için zamanımızın bolca olduğunu varsayarsak insan evladı ziyadesiyle muktedir bir varlıktır. Başarılı insanların hayatlarını incelediğimde bunu net olarak görebiliyorum. Hatta çeşitli başarısızlıklarda dahi, ah keşke o anda filanı böyle yapmak yerine diğer türlü yapsaydım dendiğine de sıkça rastlarım. Yani aldığımız kararlar ve neticesinde attığımız adımlar ve çabalarımız vardığımız noktayı belirler. Bu durumda da eğer hayatta başarıyı hedefliyorsak önsezinizi kuvvetlendirmeyesiniz?


Bu kuvvete erişmek elinizde ise, yapmanız gereken ortadadır. Tecrübe ve bilgi birikiminizi artırmak. Bir dahaki sefere karşınıza çıkan durumlarda ne yapmanız gerektiğini daha net bileceksiniz. Yani artık kafadan sallamaya gerek kalmayacak. Hani bir soru vardır ya, çok okuyan mı bilir, çok gezen mi. Çok okuyun ve çok gezin. Bu sözde, gezmekten kasıt o mekan senin, bu memleket benim gezip tozmak değildir sadece. Dolu dolu yaşayın hayatı. Çıkın dışarı, yeni insanlar tanıyın. Kaldırın kafanızı sizden daha akıllı olmayan akıllı cihazlarınızdan. En fazla bulun birilerini internetten o cihazlarda, sonra yanına gidip yüz yüze tanışın. Konuşup fikir alışverişinde bulunun. Birilerinin tavsiyelerini alın. Bambaşka hikayeler dinleyin insanlardan. Akıl hocaları bulun kendinize bir yerlerde. Onların görüşlerine ve bakış açılarını da edinin. Yeni arkadaşlar edinin, yeni yerler görün.

  
Bununla beraber okuyun, bol bol okuyun. Tarih okuyun, felsefe okuyun, roman, biyografi, makale okuyun. Seminerlere,eğitimlere gidin, belgeseller izleyin. Yani geliştirin kendinizi. Bütün bunların yıllar içerisinde önsezinizi güçlendirdiğini göreceksiniz. Üstelik daha bir bilge hissedeksiniz kendinizi. Hatta zaman içerisinde neyi neyeden yaptığınızı bildikçe buna önsezi demeyeceksiniz bile

Kararsızlık

Kararsızlık başa bela, hem iş hayatında, hem de özel hayatta. Zira en kötü karar, kararsızlıktan iyidir. Kararsızlık çok şey kaybettirir, en başta zaman olmak üzere, otorite, para, huzur. Sözlerim abartı gelmesin çünkü defalarca şahit oldum kararsız kalmanın yıkıcı etkilerine. Yöneticiler gördüm, gidip gidip gelen, kararını veremediği için.

Ama tabi bunun çaresi belli, tecrübe ve bilgi. İzlerseniz, videoda bu konuya değindim. Kararsızlık ile baş etmenin yolu…

Başarı Zaman Alır

Başarının kısa sürede gelmesini beklemek hata olur, zira başarı zaman alır. Şahsen ben bir anda sarsılmaz bir şekilde yükselmiş ve tepede tutunabilmiş bir başarı bilmiyorum. Bunun çeşitli örnekleri var, videomda da anlattım.

Başarılı olmanın formülü içerisinde odaklandığın hedefe kilitlenip şaşmadan sürekli çalışmak vardır. Diğer türlü elde edilen başarılar sabun köpüğü gibidir. Eğer bir gecede en tepeye çıkmış, arkası boş bir diyelim bir popçu görürseniz bilinki onun arkasındaki başarıyı o popçuya değil, onun gibi popçuları bir gecede ünlü etmenin formülünü kusursuzlaştırmış yapımcıya verebilirsiniz.

Erteleme!

Erteleme, iş hayatındaki insanların, öğrencilerin, hatta herhangi yapılacak bir işi olan neredeyse herkesin ortak sorunu. Bir işi erteleme o işi yapmamız önündeki bence en önemli sorunlardan biri. Bir defa işe koyulduğunuzda zaten erteleme denilen engel kalkmış oluyor. Ama asıl sorun nasıl olacak da o işin başına oturulacak.

İşte bu videomda bu konuya değinmek istiyorum. Erteleme hastalığından kurulmak mümkün mü? Esasen bunu başarmak gayet mümkün. Başarılı insanların, iş adamlarının, devlet adamlarının ya da liderlerin hayatlarını incelerseniz çoğununun ertleme sorununu çözdüğünü görürsünüz. İşte o insanların ortak bir özelliği var.

Bununla beraber erteleme hastalığı ile savaşmak için yapabileceğimiz küçük şeyler de yok değil. Yukarıdaki videoda bu konulara değindim. Buyurun, izleyin.

Özür Dilemek

Özür dilemek erdemdir. Bunun bir sebebi var. Yoksa hata yapmak gibi istenmeyen bir şeyi nasıl tamir etmeye çalışırdık?

Ayrıca özür dilemenin de şekli şemali vardır. Sürekli hata yaparak özür dilemek aklı başında insanların karşısında bizi zor duruma sokar ve güvenilirliğimizi kaybetmemize sebep olur.  Hayatta sürekli hata yaparak özür dilemek uygun olmasa da hatalarından ders çıkarabilmeyi bilen kişileri takdir ederiz. Özür dilemek de bu döngünün ilk adımıdır.

Sus, konuşma!

Söz gümüşse, sükut altındır. Ne doğru söz. Bazen konuşmamak en mantıklı olanıdır. Cümleleri seçmek, anlatmak istediğimizi az cümle ile ifade etmek, cümle aralarında duracağımız yeri bilmek maharet ister. O yüzden bazen susmak gerekir.

Çok konuşmanın yan ürünü de gereksi konuşmadır. Sessizliğe dayanamayıp kendimizi konuşma ihtiyacında hissettiğimiz anda bilin ki gereksiz bir şeyler söyleme, hatta daha kötüsü hata yapma ihtimalimiz vardır. O yüzden bazen sessizliği bozan olmamak en doğrusudur. Üstelik bu sanatı bilmek etkili iletişim için de gereklidir.

Söylenme, yap

Gençlere sürekli bu iki kelimeyi hatırlatıyorum. Söylenmeyi bırak da artık diyorum, kalk yerinden yap. Söylenmek son derece zaman kaybıdır, yapmaya başlamanın zamanı.

 

 

Yapıcı Eleştiri

Tamam eleştirelim hatta acımasızca eleştirelim. Ama bu videoda anlattıklarımı uygularsanız karşı tarafın eleştirinize olumlu yanıt verdiğini göreceksiniz. Yapıcı eleştirinin özünü anlatıyorum.

Kariyer Planlaması Yaparken

Kariyer danışmanlığı yada kariyer koçluğu benim işimin bir parçası. Ne zaman oturup gençleri dinlemeye başlasam konu bir şekilde kariyer planlamasına geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2015 verilerine göre Türkiye’de ortalama yaşam beklentisinin 75,8 yıl olduğunu biliyor muydunuz? Bunun kariyerle nasıl bir alakası var diye düşünebilirsiniz. Gayet de var. Açıklayacağım.

Bazı zamanlarda kendimi danışanıma “Acelen ne?” diye sormaktan zor alıkoyuyorum. Tamam, koçluk yapmak için oturduk; kariyerini doğru yönlendirmende sana koçluk yapmak için buradayım diyeceğim karşımdakine. Yine de bazen gençlerin hayatlarının en verimli olmaya başlayacakları anında, bulundukları yeri beğenmeyip büyük beklentiler içerisinde biraz fazla aceleci davrandıklarını görüyorum. İnsan bazen 30 yaşında kendini tepelerde bir yerlerde görmek istiyor. Örnekler yok değil, Mark Zuckerberg, Larry Page, Nevzat Aydın hep o çağlarında gıpta edilecek yerlere gelmişler, özenilecek paralar kazanıyorlar. Bazen de bir yerlerden duyuyorlar, falanca kişi 35 yaşında VP olmuş, filanca kadın 30 yaşında müdürmüş. Tamam doğrudur; birileri bir yerlere çoğundan erken geliyor olabilir. Ama aynı şartlarda mısınız o kişiler ile? Diğer bir soru da şu ki çalışmak, fayda sağlamak için hangi yaş ideal yaştır.

İşte Türkiye’deki hayat beklentisini de bu yüzden yazdım. 1960’larda bu yaş 45 imiş. Bir de şu an 30 yaşında olan birisi için bundan 40 sene sonrasını hayal edin. Beklenti daha da yükselecek. Yani demek istediğim o ki hayat bir şeyler başarmamız için çeşitli fırsatlar sunar. Bu fırsatları da değerlendirecek vaktimiz yok değil. Düşünün ki ilk 5 senemiz hakkında pek bir şey hatırlamayız bile. Sonraki 10-15 senenin de çok bilinçli geçtiğini söyleyemeyiz. Derken derken arada kalıyor 15-20 sene. Düşünün ki ancak 60 yaşına kadar yaşasanız dahi o ana kadar yaşadığınız kadar bilinçli olarak iki tane daha 20 sene yaşayacaksınız. Sonrasında belki bir o kadar daha…

Yani kariyer kararınızı verirken son 5 senedir sizi müdür yapmamış olmaları büyük bir kayıp da değil, sizi hayatınızdan geri de bırakmaz. Ama ileride olacağınız şey konusunda, yada hayaliniz her ne ise onun için şimdiden çalışmaya başlayabilirsiniz. Eğer bunun farkına varmış ve artık bazı şeyler için geç kaldım diye düşünüyorsanız ve hala yerinizde sayıyorsanız işte o zaman geç kalmaktasınız.

Geç mi kaldık?

Geçenlerde çok yakın bir arkadaşım, Tolga Tümay’a da sevgilerimi gönderiyorum, hayatımda bir basamağı daha çıkmamı sağlayan bir anısını anlattı bana. Kendisi 40 yaşındayken bir adam yaşını soruyor. Yaşım diyor 40. Adam durup düşünüyor ve şöyle cevaplıyor: Ben 60 yaşımdayım. Keşke 40 yaşımda olsaydım, neler neler yapardım. O zaman ne için geç?

Ben 75 yaşında ülke için çok önemli bir şey yapmaya adım atmış bir insan ile çalışıyorum. Ertan Bey 75 yaşına gelmiş ve ülkede üretilmeyen yüksek teknoloji bir ürünü üretip ülkeye fayda sağlayacağını düşünmüş. İnanın bu adamın bu işi yapmak yerine köşesine çekilip hayatının sonuna kadar muhteşem yaşayıp torun sevecek vakti var. Ama bir yandan alıyor bir torununu ona dünyayı öğretiyor, diğer yandan bir bakıyorum şirkette bir TIR’ın tepesinde. Atlıyor arabaya saatlerce yol gidiyor, birilerine bir şeyler satabilmek için önce mentörlük yapması gerektiğine olan inancıyla bir eğitime koşuyor. Koca koca mühendisler toplanıyorlar bu adamın bilgeliğinden bir nebze olsun faydalanmak için kilitleniyorlar sözlerine. İşte bunları yapan, bu mertebeye erişen bu adam, bilge mentör, ki kendisine kıdemli mühendisler duayen diyorlar, 30’lu yaşlarından neden bir yerde müdür olamadım dememiş. Kaldı ki hayatında hiç parlak bir ünvanı olmuş mudur? Kartvizitine sadece mühendis yazılsın istiyor. “O zamanlar para kazanmak için önümüzde ne varsa onu yaptık.” diyor bana. Şimdinin araba markası beğenmeyen profesyonellerinin yaşında otobüs, tren ne varsa onunla seyahat edip 3 kuruş, 5 kuruş diye masraf çetelesi tutmuş.

İşte böyle oluşuyor kariyer. Kariyer, aldığınız her bir karar, bu kararlar neticesinde atacağınız her bir adımdır. Verilen değil, hak edilen şeydir. Ben buyum, bana bu makamı verin demek yerine “Acaba ben ne katabilirim buraya?” diye sormakla başlar o adımlar. Ne olduğun değil, ne yapabileceğin belirler kim olacağını.

Tüm bunlar ile beraber kariyer danışmanlığı konusunda küçük bir de yardıma ihtiyacınız olabileceğinizi düşünüyorsanız, aramanızı beklerim. Bir de ben dinleyeyim nereye gitmek istediğinizi. Belki beraberce aklımıza parlak bir fikir gelebilir. Ne dersiniz?

 

Benim Kariyer Koçluğu Konularım:

Eğer benden koçluk (yada kariyer danışmanlığı) almaya karar verdiyseniz sizi nasıl bir sürecin bekleyeceği konusuna açıklık getirmek isterim.

Öncelikle kariyeriniz konusundaki koçluğun genelse tek bir seans ile sonuçlanması, özel hususlar hariç, pek mümkün olamamaktadır. Yine de özel bir konu üzerine konuşup da çözüme ulaşanlar olmaktadır. Bunlar haricinde kariyer bir yolculuktur. Ben danışanlarıma koçluk yaparken tüm bu yolculuğu göz önünde bulundururum. Öncelikle danışanımın kendini tanımasını sağlarım. Kendini bilen kişi hayattan da ne istediğini bilir. Hayattan ne istediğini bilen danışanım da nereye gitmek istediğine karar verir. Sonrasında gitmek istediği yere ulaşması için çalışırız. Bu çalışma genelde kişinin kendisinden başka da yerlere dokunmaya çalışmasını gerektirir. Bu süreç içerisinde de farkındalığının artması, çevresinde nelerin döndüğünü görebilmesi, bunlar üzerinde ne gibi etkilerinin olabileceğini fark önemlidir.

Bu sebeplerden dolayı ben danışanımın süreç sonunda bir farkındalıktan ötesine erişmesinde yardımcı olurum. Bir tek atamayı, promosyonu yada iş görüşmesini değil, hayattaki nihai mutluluğu ve bu mutluluk çerçevesindeki kazancı hedeflerim. Bütün bunları konuşmak için aramanızı bekliyorum.