Napolyon’un Asaleti

Napolyon’un komutanları, üst düzey devlet adamları bir masada toplanıyorlar. Soyluluğun ve asaletin kendilerine nereden geldiğini anlatıyorlar.

Bir tanesi kalkıp diyor ki “Bizde asalet dedem Ferdinand’dan başlar.”
Sonra öbürü kalkıyor “Bizde soyluluk büyük büyükbabamdan başlar.”

Sırayla hepsi kalkıp anlatıyorlar. Sıra Napolyon’a geliyor ve şu cevabı veriyor.
“Bizde asalet benden başlar.”

Sizde asalet nereden başlıyor?

5nci Düzey Liderlik

Jim Collins’in İyiden Mükemmel Şirkete adlı kitabını henüz okumadıysanız okumanızı şiddetle tavsiye ederim. Yöneticiler, liderler, özellikle de girişimciler için tavsiye ettiğim kitaplar listesinde üst sıralardadır. Bu kitabında Jim Collins adını 5nci Düzey Liderlik koyduğu bir kavramdan bahseder. İyi bir lider olmak gerçekten de o kitapta anlatıldığı gibi 5nci düzeyde lider olmayı gerektirir. En azından sarsılmaz bir sistem kurabilmeyi başarmış liderlerin çoğunun 5nci düzey liderliğe erişebildiklerini görürsünüz.

Özellikle girişimciler ve büyümek isteyen aile şirketlerinin kaptanlarının, yani patronlarının, yöneticilerinin öğrenmesi gereken bu konseptin basamak basamak, seviye seviye ne olduğunu anlatıyorum. Bu piramidin hangi düzeyinde olursanız olun o düzeyin hakkını vermeniz gerekiyor.

Özsezi

Seçimlerimiz hayatımızın akış yönünü etkiler

Önsezi nedir? Önsezi, ki eğer neticesi özellikle de olumlu ise, bir şeyi neden yaptığını bilmemektir. Bir ikilem ile karşılaşırsınız. Bu mu, o mu diye düşünürsünüz. Sonra bir karar verip birini seçersiniz. En sonunda seçtiğiniz doğru olanıdır. Neden onu seçtin diye sorulduğunda bilmiyorum, öyle hissettim diye bir cevap verirsiniz. İşte size önsezi. Nedenini bilmezsiniz ama doğrusunu bilirsiniz.


Önsezinin bu yazının konusu olan şeklini açıklarken ben sonucunda istenilen başarının elde edilmiş olmasını varsayıyorum. Yoksa nedenini bilmeden herhangi bir şekilde bir karar vermiş ve en nihayetinde felaket ile de sonuçlanmış olabilir. Her türlüsü önsezi ya da altıncı his olabilir. Buna bir engel yok. Ama eğer bir konuda önsezi ile karar alınmış, uygulanılmış ve başarıya ulaşılmış ise bunun nasıl bir önsezi olduğunu biraz irdelemek gerekir. Hepimiz istemez miyiz, önümüze çıkan engelleri aldığımız doğru kararlar ile bir bir aşalım ve başarıya ulaşalım?


Peki nasıl olur da insan ne yapılaması gerektiğini, daha önceden o konuyu özel olarak çalışmadan bilsin? Bu sorunun ilk cevabı tesadüf ya da şanstır. Yani kaba bir tabir ile kafadan sallarsınız ve tutar. Bu faktöre diyecek bir şeyimiz yok. Hepinize bol şanslar. Fakat eğer içten içe doğrunun bu olduğunu kuvvetlice iddia edebiliyorsanız, size yok arkadaş böyle yapmayalım dendiğinde hayır doğrusu bu, bundan eminim diyorsanız ve neden dendiğinde bilmiyorum ama doğrusu kesin bu diyorsanız o zaman sorunun ikinci cevabına ulaşırsınız. Yani demek ki daha önce bir şekilde benzer bir durumu yaşamışsınız ama hatırlamıyorsunuz. Bunu tecrübe ve bilgi birikimi ile açıklamamız gerekir. Ayrıca kuvvetli bir önsezinin bilgelik ile de kol kola olduğunu söylemek sanırım pek de yanlış olmaz.

Önsezi Nasıl Kuvvetlenir?

Hayatımız tamamen bizim seçimimizdir. Zaman sınırlamasını göz ardı edersek, yani başarmak istediğimiz şey için zamanımızın bolca olduğunu varsayarsak insan evladı ziyadesiyle muktedir bir varlıktır. Başarılı insanların hayatlarını incelediğimde bunu net olarak görebiliyorum. Hatta çeşitli başarısızlıklarda dahi, ah keşke o anda filanı böyle yapmak yerine diğer türlü yapsaydım dendiğine de sıkça rastlarım. Yani aldığımız kararlar ve neticesinde attığımız adımlar ve çabalarımız vardığımız noktayı belirler. Bu durumda da eğer hayatta başarıyı hedefliyorsak önsezinizi kuvvetlendirmeyesiniz?


Bu kuvvete erişmek elinizde ise, yapmanız gereken ortadadır. Tecrübe ve bilgi birikiminizi artırmak. Bir dahaki sefere karşınıza çıkan durumlarda ne yapmanız gerektiğini daha net bileceksiniz. Yani artık kafadan sallamaya gerek kalmayacak. Hani bir soru vardır ya, çok okuyan mı bilir, çok gezen mi. Çok okuyun ve çok gezin. Bu sözde, gezmekten kasıt o mekan senin, bu memleket benim gezip tozmak değildir sadece. Dolu dolu yaşayın hayatı. Çıkın dışarı, yeni insanlar tanıyın. Kaldırın kafanızı sizden daha akıllı olmayan akıllı cihazlarınızdan. En fazla bulun birilerini internetten o cihazlarda, sonra yanına gidip yüz yüze tanışın. Konuşup fikir alışverişinde bulunun. Birilerinin tavsiyelerini alın. Bambaşka hikayeler dinleyin insanlardan. Akıl hocaları bulun kendinize bir yerlerde. Onların görüşlerine ve bakış açılarını da edinin. Yeni arkadaşlar edinin, yeni yerler görün.

  
Bununla beraber okuyun, bol bol okuyun. Tarih okuyun, felsefe okuyun, roman, biyografi, makale okuyun. Seminerlere,eğitimlere gidin, belgeseller izleyin. Yani geliştirin kendinizi. Bütün bunların yıllar içerisinde önsezinizi güçlendirdiğini göreceksiniz. Üstelik daha bir bilge hissedeksiniz kendinizi. Hatta zaman içerisinde neyi neyeden yaptığınızı bildikçe buna önsezi demeyeceksiniz bile

Kontrol Manyağı

Bazen etrafınızı biraz fazla kontrol ettiğinizi düşünebilirsiniz. Belki işinizi ve hayatımızı etkileyen insanlara biraz fazla karışıyorsunuz. Belki önünüze konan herşeyi seçmek istiyorsunuz. Kendinizi bir kontrol manyağı olarak görmeye de başlamış olabilirsiniz. Diken üstündesinizdir. Bunda bir sakınca yok belki de. Demiyorum ki insanları kırın. Demiyorum ki yabancıların micro management dedikleri gibi çalışanlarınızın her işine karışın. Ama ufak tefek kontrolcü olmak, belki biraz kontrol manyağı olmak iyidir.

Erteleme!

Erteleme, iş hayatındaki insanların, öğrencilerin, hatta herhangi yapılacak bir işi olan neredeyse herkesin ortak sorunu. Bir işi erteleme o işi yapmamız önündeki bence en önemli sorunlardan biri. Bir defa işe koyulduğunuzda zaten erteleme denilen engel kalkmış oluyor. Ama asıl sorun nasıl olacak da o işin başına oturulacak.

İşte bu videomda bu konuya değinmek istiyorum. Erteleme hastalığından kurulmak mümkün mü? Esasen bunu başarmak gayet mümkün. Başarılı insanların, iş adamlarının, devlet adamlarının ya da liderlerin hayatlarını incelerseniz çoğununun ertleme sorununu çözdüğünü görürsünüz. İşte o insanların ortak bir özelliği var.

Bununla beraber erteleme hastalığı ile savaşmak için yapabileceğimiz küçük şeyler de yok değil. Yukarıdaki videoda bu konulara değindim. Buyurun, izleyin.

Garcia’ya Mektup

Garcia’ya Mektup iş hayatında eskiden sık sık paylaşılan bir hikayeydi. Şimdilerde Garcia’ya Mektup hikayesine gelene kadar okuyacak pek çok yazı, pek çok mektup yayımlandı. Yine de Garcia’ya Mektup önemini yitirmiş değil.

Sorgulamayacak mıyız?

Garcia’ya Mektup bir iş bitirme hikayesidir. Tamam, Rowan verilen görevi o an sorgusuzca işi kabul ederek  yerine getirmiştir. Ama bu demek değildir ki bize söylenen hiç bir şeyi sorgulamayacağız. Tabi ki Rowan da işi yaparken bazı sorular sormuştur. Fakat burada anlatılmak istenen mevzu bu değildir. Rowan iş bitirmiştir, iş bitiricidir. Hayatta her zaman Rowan gibi askere ihtiyaç vardır elbet. Fakat bundan daha önemlisi Rowan gibi olmaktır.

Hikayeyi merak edenleriniz ve konu hakkında daha derin görüşlerim için yukarıdaki videoyu izlemenizi öneririm.