Kurumsallaşma ve Koçluk

Kurumsallaşmada Koçluğun Yeri

Ben ilk defa etrafımdaki aile şirketi sahiplerine tavsiyeler vermeye ve kurumsallaşmaları için yol göstermeye başladığımda fark ettim ki kurumsallaşma sadece yapılacak adımların belirlenmesi değildi, bunun içerisinde koçluk da olması gerekiyordu. Müsadenizle bu yazımda kurumsallaşma ve koçluk konusunun ne olduğunu sizlere anlatacağım.

Hayata bakış açımız kararlarımızı etkiler. Eğer bir konuda sabit bir görüşe sahipsek o görüş doğrultusunda karar alırız. Örneğin National Geographic tarzı çeşitli dergilerde zorda olan ve yardım bekleyen insanların fotoğraflarını görürsünüz. Neden o fotoğrafları görürsünüz? Çünkü fotoğrafçının orada bulunma amacı fotoğraf çekmektir. Biz olsak öncelikle fotoğraf çekelim mi deriz yoksa o insana hemen yardım edelim mi deriz? Muhakkak ki o fotoğrafçı da önce fotoğraf çekmeliyim kararını alabilmek için öncesinde aklında çok çelişkiler yaşamıştır, ki o tarz fotoğrafçıların o fotoğrafları çektikten sonra o kişilere bir nebze olsun yardım ettiklerini duyarım. İşte bu karar, bakış açımız, değer yargılarımız gibi çok karmaşık süzgeçlerden geçirerek aldığımız bir karardır. O yüzden bir işe girişmeden önce o konuda aklımızda net olmamız ve gerçekleştirmek zorunda olduğumuz kişisel değişime hazırlanmamız son derece önemlidir.

Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma

Şimdi gelelim aile şirketlerinde kurumsallaşma konusuna. Aile şirketlerinin tam manası ile kurumsal yönetim zihniyetini kabul etmesinin ikinci veya üçüncü kuşağa denk geldiği malumunuzdur. Buradan aile adı veremiyorum ama buna ben bizzat defalarca şahit oldum, ayrıca da belki de aranızda meraklı olanların ismini çok iyi bildiğiniz aileler buna örnektir. Aile şirketlerinde işin kurucuları profesyonelleşmenin gereğine bir zaman sonra inanmaya başlarlar. Burada gerekçeleri işlerin artık gelişmesi ve mevcut insan kaynağı olan eş dostun gelişen dünyaya ayak uyduramaması gibi sebeplerdir. Bu noktada profesyonelleşme ile kurumsallaşma çok karıştırılır. Profesyonel yöneticilerin ilgili makamları işgal ediyor olmasının kurumsallaşma olduğu sanılır. Bununla beraber aile bireylerinin bu yöneticilerin işlerine sürekli müdahalesi başlar. Tabi bu müdahalede makamlara doğru insanların oturtulmaması ve insan seçiminde etkili bir mülakat tekniğinin olmamasının da payı büyüktür. Zira işini doğru yapmayan bir yönetici, amirini kendine müdahaleye zorunlu bırakır.

İşte bu ve buna benzer pek çok sebepten dolayı kurumsallaşmanın ve kurumsal yönetimin temelinde nelerin yattığını kavrayabilmek çok önemlidir ve kimileri için pek de kolay değildir. Kurumsallaşma ve kurumsal yönetime geçiş bir iki tavsiye ve bazı başlıklarla çözümlenebilecek kadar basit bir şey değildir. Ne de olsa sanayileşme devriminin ilk zamanlarından beri pek çok ekolde, pek çok başlık altında tecrübe edilerek, hatalar yapılarak, bunlardan dersler alınarak, teknolojiler kullanılarak yani güçlü kollarda yoğrularak bugünkü anladığımız noktasına gelmiştir. Tüm bu kazanımların neler olduğunu bir seferde kavrayabilmek, iki toplantıda bu noktaya evrilebilmek pek mümkün değildir. Bu sebeptendir ki kurumsallaşma koçluk ile kol kola yürümek zorundadır.

Kurumsallaşmada koçluk

Peki nedir koçluğun kurumsallaşmaya kattığı? Kurumsallaşmada koçluğu nereye oturtabiliriz? Bu evrede koçluğun temelde ne olduğunu bilmekte fayda vardır. Koçluk, koçun danışanının iş performansını, yaşam deneyimini çözüm odaklı ve sonuca yönelik, sistematik bir öz-yönelimli öğrenme süreciyle ve danışanı ile iş birliği içerisinde geliştirdiği bir süreçtir. Koçluğu, danışanın kaptan, koçun da onun yanındaki misafiri olduğu bir gemi seyahati gibi düşünebilirsiniz. Koçun buradaki amacı kaptanın gitmek istediği hedefe ulaşırken onun yanında olup ona o an göremediği ve bilmesinde önem arz edecek şeyleri göstermektir. Bir tür aydınlanmaya sebep olmalıdır koç. Sanıyorum Titanik’in kaptanı Edward Smith’in bir denizcilik koçu filan olsaydı belki de o kaza yaşanmazdı.

İşte ben de kısa bir zamanda fark ettim ki kurumsallaşmanın aşamalarını anlatıp hadi yapalım demeden önce bu işe karar vermiş patronlara, aile bireylerine ve yöneticilere koçluk yapmak gerekiyor. Bu nedenle ki kurumsallaşmanın temellerini anlamak ve düşünsel değişim zaman alan bir hadise. Fakat bu süreç sonunda kuvvetli yönetici koçluğu eşliğinde erişilen nokta diğer türlü eski “ben söyleyeceğim, sen yapacaksın” danışmanlığından çok daha kalıcı, çok daha etkilidir. Ben kurumsallaşma süreçlerini yönetmede koçluğumu kullanarak büyük ve sağladım.

Yapıcı Eleştiri

Tamam eleştirelim hatta acımasızca eleştirelim. Ama bu videoda anlattıklarımı uygularsanız karşı tarafın eleştirinize olumlu yanıt verdiğini göreceksiniz. Yapıcı eleştirinin özünü anlatıyorum.

Gençler için Liderlik ve AIESEC

AIESEC logo

Eğer geleceğimizi önemsiyorsak gençleri liderlik konusunda eğitmemiz gerekiyor çünkü önce bu ülkenin sonra da dünyanın kuvvetli liderlere ihtiyacı var. En basit anlamında toplulukları bir amaca doğru sevk edebilmek liderlik sayılsa da kuvvetli liderden kastım söz ettiğim bu amacı doğru seçebilmiş, ahlaki değerleri yüksek, dürüst, güvenilir, eğitimli liderler. Ülkemize böylesi liderler yetiştirmek gençlerle olan çalışmalarımın temellerini oluşturuyor.

Bu amacım doğrulturunda zaman zaman gençlere bir araya gelmeye çalışıyorum. Geçenlerde yine böylesi bir fikirden yola çıkarak pırıl pırıl gençlerden oluşan ve yönetimini tamamen bu gençlerin yaptığı bir organizasyona, AIESEC’e dokunabilme şansı elde ettim. AIESEC’in Kocaeli şubesinin yöneticileri beni ağırladılar ve bir iki saat liderlik üzerine sohbet ettik. Sağolsunlar benim onlara kanımın ısındığı gibi onlar da benden memnun kaldılar ki bir defa da tüm organizasyon ile bir araya gelmemizi sağladılar.

AIESEC Nedir?

AIESEC İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulmuş, 127 ülkede 27bin üye ile çalışan muhteşem bir organizasyon. Temelleri 1948’de öğrencilerin yurtdışında staj yapmalarını kolaylaştırmak amacı ile atılmış. Organizasyon tamamen öğrenciler tarafından yürütülüyor. Burası çok önemli çünkü bu yapı 60 seneden fazla ayakta durabilmiş ve gelişmeye devam ediyor ve bunu sağlayan da tamamen gençler. Yönetiminde hiç bir şekilde bir yetişkin görev almıyor. AIESEC’in mottosu “Dünya için Liderler” ve kendilerini dünyanın lider yetiştiren en büyük organizasyonu olarak görüyorlar, bunda da hakları yok değil. Benim AIESEC ile ilk irtibatım olan Kocaeli şubesine gelince de bu gençlerin dünya çapındaki şubeler arasında çok önemli başarılarının, hatta birinciliklerinin olduğunu bilmenizi isterim. Kocaeli AIESEC’in çalışmaları hakkında yazımın sonundaki bölümü özellikle okumalısınız.

Ne Fayda Sağlar?

AIESEC’in yaptığı şey üniversitede okuyan yada yeni mezun gençlerin başka ülkelerde çalışmasını yada sosyal projelerde görev almasını sağlamak. Bu sayede bu gençler evlerinden çok uzaklarda sorumluluk almayı öğreniyorlar. Bu sorumluluğu sadece kendileri için değil, aynı zamanda ihtiyacı olan başka insanlar için de, gerekirse gönüllü olarak alıyorlar. Bu gönüllü çalışmalar kısa süreli olabildiği gibi, isterlerse başka şirketlerde daha uzun süreli olarak da çalışabiliyorlar. Bu açıdan bir gencin kendine katabileceği en kıymetli tecrübelerden biri AIESEC ile yurtdışında görev almak.

AIESEC’in bunun dışında başka faydaları da var. AIESEC ile yurtdışına gitmek bir seferliğine dahi olsa da en yakın AIESEC şubesine gidip üye olmak ve onlar için saha çalışmaları yaparak bu organizasyon için çalışmaya başlamak ayrı önemli bir liderlik tecrübesi. Lakin burası hem bir organizasyon, hem de uluslararası çapta bir kurum olduğu için bu kurum içerisinde de her yerde olduğu gibi zaman içerisinde edinilecek bir takım liderli, pozisyonları, yöneticilik görevleri ve makamlar mevcut. İşte burası liderlerin yeşermeye başlaması için en uygun ortamlardan biri. Yerel yöneticilikten sonra ülke çapında, belki de dünya çapında bir yerlere gelmek gayet mümkün. Bunlardan hiç biri olmasa dahi AIESEC Kocaeli Başkanı Fatih Kan’ın aşağıda belirttiği projeler gibi bir projede yer alma, hatta projeyi yönetme imkanı var. Burası iş dünyasına atılacak gençler için iş hayatının bir demosu. İnsan ilişkilerinin temellerinin öğrenileceği, insan becerilerinin, hassas becerilerin kazanılmaya başlanacağı en uygun ortam. Devlet idaresine talip olmayı hedefleyenler için demokratik bir laboratuvar. Böylesine ruhu ile çalışan gençlerin oluşturduğu, motivasyonun maddi çıkarlardan değil, tamamiyle manevi kazanımlardan ibret olduğu bu ekosistemin içinde bulunmanın sağladığı faydaları hayal gücünüze bırakıyorum.

Bunun dışında AIESEC’in başka da bir faydasından bahsetmek lazım. AIESEC firmalara yurtdışından genç eleman buluyor. Bunun şirketlere çeşitli faydaları var. Bir ülkeye ihracat yapmak isteyen biri böyle bir eleman sayesinde o pazara giriş yapabilir. Başka bir ülkeden gelen bir mühendisin kurumsal, kültürel vizyonunu edinenebilir. Daha önce yabancı bir şirkette çalışmış bir elemandan know-how elde edebilir. Hiç biri olmazsa şirketine yabancı dil bilen birini getirerek çalışanlarının vizyonunu artırabilir. Bunlar pek de yabana atılacak faydalar değil.

Böyle bir imkan var iken ve bundan bu yazımı okuyanlar haberdar oldular ise artık onlardan adım atmalarını bekliyorum.

Tüm Dünyadan Gençler

Bundan ötesini bırakalım Kocaeli AIESEC’den Fatih Kan kendisi anlatsın:

Dünyanın en büyük Gençlik Organizasyonu olan AIESEC’in Kocaeli şubesi olarak lokalimizde 500’den fazla değişim sağlayarak, etkimizi 2017 yılında arttırdık. Genclere yurt dışında staj imkanları ve gönüllü proje imkanları sağlarken, Kocaeli’nde de bir çok proje yürütmekteyiz.

AIESEC Kocaeli olarak Kocaeli’nde düzenlediğimiz Engelleri Kaldırın Projesi, Sivil Toplum Kuruluşlarını Geliştirelim Projesi, Dünyamla Tanış projesi ve Konuşma Kafesi Projesi ile birlikte Kocaeli’deki rehabilitasyon merkezleri, STK’lar, Belediyeler ve Liseler ile birlikte etkimizi arttırmaya çalışıyoruz.

Yılın her ayında gönüllü arkadaşlarımızı getirdiğimiz Konuşma Kafesi projesi ile eğitime destek vermeyi, rehabilitasyon merkezlerindeki arkadaşlarımızla ilgilenip onlarla etkinlikler yapıp yılda 2 defa, 6 haftalık süreçlerde onlara etki etmeyi, liseli gençler ile yılda 2 defa ve 6 haftalık olan projemizde liseli gençleri dünya sorunları hakkında bilinçlendirip onlarla birlikte proje yazmaları için yine bir çok yabancı arkadaşımızın katılımı ile bu alandada etki etmeyi, sivil toplum kuruluşlarını geliştirmeye yönelik olarak yurtdışından gelen gönüllü arkadaşlar ile birlikte STK’ları geliştirmeyi amaçlıyoruz.

Bu projelerin hepsine 2017 yılında 40 farklı ülkeden 250 gönüllü arkadaşımız katılım göstermiştir.

Aile Şirketlerinde Veliaht Liderlik: Yeni Neslin Görevi

Aile Şirketlerinde Veliaht Liderlik - Tunç Vidinli

Aile şirketleri, global ekonominin bel kemiğidir ve birçok toplumun iş dünyasında büyük bir paya sahiptir. Bu kurumsal yapıların sürdürülebilirliği, “aile şirketlerinde veliaht liderlik” kavramının etkin bir şekilde benimsenip uygulanmasına dayanmaktadır. Peki, “aile şirketlerinde veliaht liderlik” tam olarak nedir ve yeni nesil bu önemli rolü nasıl başarıyla üstlenmelidir?

Veliaht Liderlik Nedir?

Aile Şirketlerinde bu kavram, yönetim bayrağının bir sonraki nesle geçirilmesi sürecini tanımlar. Bu, sadece bir unvan veya görev değişikliği değil, aynı zamanda bir kültür ve değerlerin aktarılmasıdır. Aile şirketleri için liderlik, şirketin değerlerini, kültürünü ve misyonunu yeni nesle aktarmanın yanı sıra, onların bu değerlere kendi vizyonlarını da eklemelerini sağlar.

Nasıl Başarılı Bir Veliaht Lider Olunur?

Öğrenme Aşkı: Aile şirketlerinin devamlılığını sağlamak için sürekli öğrenmeye açık olmalısınız. Sektördeki yenilikleri ve trendleri, bilimsel yönetimin yeni araçlarını yakından takip etmek, şirketinizi geleceğe taşımanızı sağlar.

Değerleri Benimseme: Şirketin kuruluşundan bu yana taşıdığı değerleri benimsemek, veliaht liderlikte esastır. Ancak bu, kendi değerlerinizi ve vizyonunuzu eklememeniz anlamına gelmez.

Etkili İletişim: Bu tarz bir liderlik, etkili iletişim becerilerini gerektirir. Hem ailenizle hem de çalışanlarınızla açık ve şeffaf bir iletişim kurmak, güven oluşturmanın anahtarıdır.

Aile şirketlerinde veliaht liderlik konumuna gelen bir kişi, sadece bir şirketin değil, aynı zamanda bir ailenin tarihini, değerlerini ve kültürünü taşır. Bu, büyük bir mirası temsil eder ve gelecek nesillerin devamlılığını sağlamak için bilgece hareket etmek zorundadırlar. Bu liderlik rolü, geleneklerle yenilikçi düşünceleri bir araya getirme becerisini gerektirir. Bir yandan geçmişteki başarıları korumak, diğer yandan da şirketi modern dünyanın taleplerine uyarlamak gerekir. Veliaht liderler, bu dengeyi sağlamalı ve aile şirketinin sürdürülebilir başarısını garantilemek için stratejik bir vizyon geliştirmelidir.

Aile şirketlerinde veliaht liderlik, şirketin geleceğini şekillendiren kritik bir süreçtir. Yeni nesil liderler, bu süreci doğru bir şekilde yönlendirerek şirketlerini daha parlak bir geleceğe taşıyabilirler. Unutmayın, veliahtın liderliği sadece bir görev değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu yerine getirirken, şirketinizin değerlerini koruyarak kendi vizyonunuzu da eklemelisiniz.

Hassas Beceriler, Zor Beceriler (Soft Skills, Hard Skills)

İş hayatında yükselmenizi sağlayacak gerçek eğitimler ile Veliaht Akademi açılıyor.

İş hayatında bir yaştan ve tecrübe düzeyinden sonra edinmemiz gereken beceriler hep insan ilişkileri ile ilgili şeyler oluyor. Önce okullarda bir takım bilgiler öğreniyoruz. Sonra diploma alıyoruz. Daha sonra firmalar bu diplomayı, varsa da bir iki staj tecrübesini göz önünde bulundurup yeni mezun gençlere iş veriyor.

İlk senelerde çalışanlardan beklenen şey eğitimleri çerçevesinde yapmayı öğrendikleri dalda hünerlerini sergilemesi. Bu, eğer teknik dallarda ise mühendislik, bakım, bilgisayar programlama yada ekonomi, işletme gibi dallarda ise muhasebe, finans, ithalat gibi şeyler oluyor. İlk zamanlarımızda öğrendiğimiz konularda başarılı olmamız bekleniyor. İş dünyası kişisel gelişimi veya yetenekleri diyelim, ikiye ayırıyor. Amerikalılar buna hard skills ve soft skills demişler. Google Translate hassas beceriler, zor beceriler olarak çevirmiş. Bence fena bir çeviri olmamış, hatta Türkçe kelimeler olayı biraz daha düzgün anlatıyor. Bu yazımda konuya bir açıklık getirmek istiyorum.

Yukarıda bahsettiğim ve iş hayatının ilk zamanlarında çalışanlardan beklenilen beceriler zor beceriler. Buna neden zor (İngilizce’de de hard) deniyor bilmiyorum. Zor yada kolay bu beceriler sahip olmak zorunda olduğumuz şeyler. Ya bu çok zor, ben öbürünü seçeyim diyerek kaçılabilecek bir şey değil. Bilanço hazırlamak zorunda iseniz, bu işi genel müdür yapmaz. Bir çömez olarak arada amirinizden yardım alarak sizin hazırlamanız beklenir. Yada bir işletmede önemli bir karışım hazırlanacaksa bir mühendis olarak bunun hesabını yapmak zorundasınızdır. İşletme müdürü gelip de “dur bunu ben yapayım, sen çuvalları açıp dökersin, oradaki işçi de seni seyreder” demez. Mühendis olarak, size söylenilen çuvalı taşımanız için değil, hesabı yapmanız için maaş verilir. Müdürünüzün de yönetimsel ve denetleme vazifeleri vardır.

Ne Demek Hard Skills Soft Skills yada hassas Beceriler Zor Beceriler?

Bu işi ilk yıllarınızda yaptınız, sonra zaman geldi üstleriniz yavaş yavaş ya ayrıldılar yada daha üst seviyelere geçtiler ve size de artık ufaktan yönetimsel vazifeler verilmeye başlandı. Artık verdiğiniz vazifeyi yapması gereken insanlar, kontrol ve denetiminizde başka okumuş beyaz yakalı çalışanlar oluşmaya başladı. Artık şefsiniz, müdürsünüz. İşte bu aşamadan sonraki vazifeniz artık sadece matematik hesaplar yada sınırlı talimatlarla belirlenmiş kişisel beceriler değil. Bundan sonra yapacaklarınız çok daha zor bir şeyi gerektiriyor, insan beyninin derinliklerini görebilmek, kaba tabir ile insanlara iş yaptırmak. Burada artık söyledim yapmamışlar, anlattım anlamamışlar, gereğinde işten çıkarmalar, senelerce çalışacağınız uygun insanı tanımadığınız adaylar arasından 1-2 saatte tanıyıp seçmeler var. İşte Amerikalılar bunlara soft skills (kolay/yumuşak beceriler) diyor. Türkçe Google Translate ise bunlara hassas beceriler demiş. Sizce “kolay” doğru bir tanım mı? Bence değil.

Hatta bu becerileri edinmek için konu üzerine sadece 4 sene okul okumak yada birkaç aylık bir eğitim ile sertifika almak yetmiyor. Bu becerileri en küçük yaşlarımızdan itibaren edinmeye başlıyoruz. Mesela insan yönetmeyi arkadaşlarımızla mahallede (artık o da kalmadı ya Facebook’da mı desek) öğrenmeye başlıyoruz. Bu beceriler aşağıdaki liste ile sınırlılı kalmamakla beraber şöyle kavramları içeriyor:

İletişim
Liderlik
İkna
Motivasyon
Müzakere
Karar Verme
Sorumluluk
Esneklik
Tutarlılık

Ne yazıktır ki hayatta asıl ihtiyacımız olan bu beceriler ders müfredatlarında yok. Bunlar aynı zamanda kişiliğimizi oluşturuyor. Hani meşhur bir hikaye var. Hoca tahtaya 1 yazmış, bu sizin kişiliğiniz demiş. Sonra yanına sıfırlar ekleyerek (1000…) yetenekleri dizmiş ve sayının onlar basamağı artmaya başlamış. Sonra baştaki 1’i silmiş ve kalan sıfırları göstererek kişilik olmazsa geriye kalanların hiç bir önemi olmadığını anlatmak istemiş.

Ben şahsen iş hayatında iyi bir yöneticinin en çok ihtiyacı olan şeyin sağlam kişilikli, bu hassas beceriler denilen becerilerle kuvvetli olarak donatılmış çalışanlar olduğuna inanıyorum. Bunlar iş üzerinde öğretemeyeceğiniz şeyler. Bu hassas (kolay/yumuşak) becerilerden yoksun, diğer becerileri on numara güçlü kişiler ile mesafe kat etmeniz çok zor. Her şeyi bilen, her şeyi yapan birine ayak diretiyorsa işinizi yaptıramazsınız. Ama sağlam kişilikli az çok da yetenekli bir genç işi hızlıca kavrar ve bir daha kolay kolay arkanıza bakmazsınız.

Kimi zaman da beraber çalışmak zorunda olduğunuz (bu bir akraba yada oğlunuz olabilir) kişide bu yeteneklerin belki yaşı gereği bir miktar eksik olduğunu hissedersiniz. İşte o noktada da koçluk, mentorluk gibi kavramlar ortaya çıkıyor. Yönetici koçları, veliaht koçları yada lider koçlarının üzerine çalıştığı kavramlar zor beceriler değil, bu söz ettiğimiz hassas beceriler. Bir yönetici koçu size mühendislik, avukatlık yada doktorluk konusunda yardımcı olmaz. Ve bu becerilerin üzerinde çalışmak genelde aylar sürer.

Şimdi siz karar verin ihtiyacınız olan yada geliştirmek zorunda olduğunuz hangisi.

Liderlik

 

İnsanlara iş yaptırmak zordur, hele ki o işi yapmaya gönüllü değilse. Nedir kişinin iş yapması için gerekli motivasyon? Nedir kişiyi iş yapmaya sevk eden? Hepsi bu videoda.